Türk Dünyası Efsanelerine Ekoeleştirel Bir Bakış
(An Ecoethical Approach to the Legends of the Turkic World )

Yazar : Şule GÜMÜŞ    
Türü : Araştırma Makalesi
Baskı Yılı : 2024
Sayı : 17
Sayfa : 65-80
Doi : 210
    


Özet

The concept of ecocriticism, which deals with the relationship between literature and the physical environment, emerged as a literary criticism movement in the early 1990s. This movement aims to reveal the link between literature, nature and culture by analyzing literary works from an environmentalist perspective. The ways in which the physical environment is handled in literary Works and human relations with the physical environment are within the field of study of ecocriticism. Human beings’; communication with nature has gone through three basic phases throughout the historical process. The first of these is the period in which nature was considered superior, and natüre and its elements were ascribed sanctity and even divinity. The second is the period in which humanity’s power to intervene in nature increased with the discovery of fire and the cultivation of iron and soil. In this process, man and nature are equal in the face of life. Human relations with nature were controlled by certain taboos. The third is the period after the Industrial Revolution, when man is considered superior to nature. In this period, man exploited nature unconsciously and almost drove it to extinction. In this study, the myths of the Turkic world are discussed with an ecocritical approach. The destruction of nature, one of today’s biggest problems, and the negative effects of harming nature on human beings are evaluated with an ecocritical approach from the perspective of folk beliefs. Sampling, analysis and classification methods are utilized in the study.



Anahtar Kelimeler

ecofolklore, ecocriticism, oral narrative, myth.



Abstract

Edebiyat ve fiziksel çevrenin ilişkisini ele alan ekoeleştiri kavramı 1990’ların başında bir edebî eleştiri akımı olarak varlık göstermiştir. Bu akım edebiyat ürünlerini çevreci bir bakış açısıyla irdeleyerek edebiyat ile doğa ve kültür arasındaki bağı ortaya koymayı amaçlamaktadır. Fiziksel çevrenin edebî eserde ele alınış biçimleri, insanın fiziksel çevre ile olan ilişkileri ekoeleştirinin inceleme alanı içerisinde yer almaktadır. İnsanoğlunun doğa ile olan iletişimi tarihsel süreç boyunca üç temel evre geçirmiştir: Bunlardan ilki doğanın üstün olarak kabul edildiği, doğaya ve ona ait unsurlara kutsiyet atfedildiği ve hatta Tanrısallık kazandırıldığı süreçtir. İkincisi ateşin bulunması, demirin ve toprağın işlenmesi ile insanlığın doğaya müdahale gücünün arttığı dönemdir. Bu süreçte insan ile doğa yaşam karşısında eşittir. İnsanın doğa ile olan ilişkileri belli tabularla kontrol altına alınmıştır. Üçüncü aşama ise Sanayi Devrimi sonrası doğaya karşı insanın üstün kabul edildiği dönemdir. Bu dönemde insan, doğayı bilinçsizce sömürmüş adeta tükenişe sürüklemiştir. Bu çalışmada Türk dünyası efsaneleri ekoeleştirel bir yaklaşımla ele alınmıştır. Günümüzün en büyük sorunlarından birisi olan doğanın yok oluşu, doğaya zarar vermenin insana olumsuz dönüşlerinin olması konusu halk inanışları penceresinden ekoleleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. Çalışmada örneklem, tahlil ve tasnif yöntemleri kullanılmıştır.



Keywords

ekofolklor, ekoeleştiri, sözlü anlatı, efsane.

Gelecek Sayı

Ekim 2024 Sayısı

Dergimizin Ekim 2024'te yayımlanacak olan 18. Sayısı için makale kabulü devam etmektedir.

iletişim: 0505 4342666


  • Adres :Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Osmaniye/TÜRKİYE
    Telefon : 0505 4342666 Faks :
    Eposta : korkutataturkiyat@gmail.com