Dinî-ahlakî-tasavvufî bir mesnevi olan Manzum Terceme-i Şir’atü’l-İslam kırk sekiz fasıldan ibaret olup İmamzade Muhammed b. Ebi Bekr’in Şir’atü’l-islam ila dari’s-selam adlı eserinin Türkçeye manzum bir tercemesidir. Eserin üçüncü faslını oluşturan “İlim Öğrenme, Öğretmenin Sünnetleri ve Faziletleri Hakkında” adlı faslın incelenmesini konu edindiğimiz çalışmamızda, eserden hareketle; ilmin ne olduğunu, hangi ilmin kıymetli olacağını ve fayda getireceğini göstermeye gayret ederek kimlere âlim kimlere talebe denebileceğini vurguladık ve âlim, talebelerin vasıflarının ne olması gerektiğini ortaya koymaya çalıştık. Eserde; ilimden, hiçbir surette kopulmaması gerektiğinden, ilmin ehil olan kimselere verilmesi gerektiğinden bahsedilmektedir. Eser; ilmin, âlimlik vasfını muhafaza edemeyeceği düşünülen kimselerden uzak tutulmasının zaruriyeti üzerinde de durmaktadır. Ayrıca Manzum Terceme-i Şir’atü’l-İslam’da; ilmin güzel niyetle çıkılan bir yol olduğu ve bu güzel niyetin insanlığın faydasının gözetilmesi olduğu, ilim talebesinin sabır ve sebatla karşısına çıkan tüm engelleri aşabileceği vurgulanmıştır. Çalışmamızın konusunu teşkil eden ve manzum bir ilmihal olan eserin, üçüncü faslını ihtiva eden ilim öğrenme ve öğretmenin sünnetlerini içeren fasıl, talebenin hocasına daima itaat etmesi gerektiğini, onun sözlerini emir telakki etmesi gerektiğini ve talebenin öğrendiği ilmi insanlığın faydasına sunması gerektiğini vurgulayan beyitlerle sona erer.
Manzum, ilmihal, ilm, Şir’atü’l-İslam.