Hazcılık ve erdem konusu, Antik Yunan felsefesinin ilk zamanlarından itibaren tartışılır. M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanan bu tartışma genellikle “nihâi amacın haz mı yoksa erdem mi olduğu” çerçevesinde şekillenir. Demokritos, Platon gibi filozofların değerlendirdiği bu konu, Epikuros’la birlikte ahlakî kurama dönüşür. Hatta Epikuras’a göre erdem de nihayetinde hazdır ve erdem için haz gereklidir. Doğu düşünürleri tarafından da ele alınan bu konu, Ömer Hayyâm’ın rubailerinde adeta vücut bulur. Epikurosçu hazcılığa yakın duran Hayyâm’ın düşünceleri, sonraki asırlarda İran ve Osmanlı şairleri tarafından sıklıkla işlenmiştir. Anadolu’daki Klasik Türk edebiyatının öncü isimlerinden itibaren bu hazcılığın ve Hayyâm’ın izlerini görmek mümkündür. Haz ve erdem tartışması, klasik şiir geleneğinde daha çok “rint ile zahit” çatışması etrafında şekillenir. Hayyâm’da sevgili ve şarapla olgunlaşan bu konu, şairler tarafından çok sevilir ve her görüşten şair tarafından işlenir. Hatta Hayyâm’ın etkisi o kadar fazladır ki asırlar sonra yazılan şiirlerde bile onun söylemine olan benzerlik hemen fark edilir. Bu çalışmada da Epikuros hazcılığına uygun olan Hayyâm rubaileri ve bu rubailere paralellik gösteren 16. yüzyıl gazellerinden örnekler sunulacaktır. Böylece Osmanlı şairlerinin erdem karşısında hazzı nasıl savundukları yansıtılacaktır.
Epikuros, hazcılık, Ömer Hayyâm, rint ile zahit.