XIX. asır klasik Türk edebiyatının kadın şairlerinden İstanbullu Leylâ Hanım ile Şeref Hanım, hayatlarını bu kadim şehirde sürdürmüşlerdir. Tahsilli ve aydın ailelerin kızları olan bu iki şair, devrin sosyal ve kültürel ortamlarında bulunmuş, divan meydana getirecek kadar şiirle meşgul olmuşlardır. Divanlarında İstanbul’un türlü manzaralarına pencereler açan manzumeleri, devrin içtimai hayatından, dinî-tasavvufi mekânlarından, eğlence ve mesire yerlerinden izler taşımaktadır. İstanbul’un kendisi başta olmak üzere Leylâ Hanım, Anadolu Hisarı, Beşiktaş, Beykoz, Beylerbeyi, Fıstıklı, Göksu, Hünkâr İskelesi, İstinye, Kâğıthane Kasrı, Kalender, Kandilli, Küçüksu Kasrı, Laleli, Sultan Ahmed Meydanı için duygularını ve gözlemlerini dile getirmiş; Şeref Hanım ise Bebek Kasrı, Beşiktaş, Beykoz, Çamlıca, Çengelköy, Fatih, Feshâne, Galata, Hırka-i Şerîf Câmii, Lâlezâr, Süleymaniye, Yakacık ve Yenikapı’dan söz ederek İstanbul’un mekânlarını mısralarında ebedîleştirmiştir. Bu çalışmada, çağdaş iki kadın şairin, divanlarında, aynı devrin İstanbul’una bakışı değerlendirilmiş, adı geçen mekânların hangi vasıf ve vesilelerle şiire konu edildiği ortaya konulmuştur. Çalışmanın sonucunda iki şairin de Mevlevî ve tasavvufa meyilli olmasına rağmen Leylâ Hanım’ın daha çok gezinti ve eğlence yerlerini, Şeref Hanım’ın ise daha çok dinî mekânları şiirlerinde konu edindiği tespit edilmiştir.
Leylâ Hanım, Şeref Hanım, İstanbul, mekân.