Türk toplumları içinde çok güçlü bir kültür yapısına ve edebi geleneğe sahip olan Kırgızlar, zaman içinde savaşlar, baskılar ve pek çok olumsuz durumlar yaşasa da bu olaylar onların milli hafızalarının oluşmasına engel olmayıp bilakis güçlendirmiştir. Yaşadıkları acı olayları sayısız edebi esere yansıtarak kuşaktan kuşağa aktaran Kırgız Türkleri, kültürel birikimlerini ve kimliklerini, asimilasyona uğratmadan bugüne kadar yaşatmayı başarmışlardır. Kırgız Türklerinde örf, adet ve geleneklerin kesintiye uğramadan yaşamasını ve milli hafızanın canlı kalmasını sağlayan en temel unsur ise güçlü ve sağlam bir yapıya sahip olan aile kurumlarıdır. Erkeğin yanında kadına da büyük bir önem veren ve sorumluluk yükleyen Kırgız Türkleri, sosyal hayatın yanı sıra aile kurumu içerisinde kadını en üst makama oturtarak söz sahibi yapmışlardır. Sağlam bir ulus bilinci içerisinde yetişen Kırgız kadını da atalarından aldığı bu mirası ve terbiyeyi çocuklarına aktararak zor bir coğrafyada, güç koşullar altında, tarihini ve kültürünü bilen nesiller yetiştirmeyi başarabilmiştir. Bu makalede, Kırgız destanlarıyla, Cengiz Aytmatov romanlarındaki kadın tiplerinin gücü ve geleneğe bağlılığı gibi benzer özellikler ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, Kırgız destanlarındaki kadınlarla, modern Kırgız romanlarındaki kadınların aradan geçen yüzyıllara rağmen milli kimliklerini ve geleneklerini muhafaza ederek yozlaşmaya karşı verdikleri mücadeleyi ortaya koymaktır. Bu bağlamda makaleye konu olan destanlar, Manas Destanı, Kız Darıka Destanı, Cañıl Mırza Destanıyla; Romanlar ise Gün Olur Asra Bedel, Toprak Ana ve Cemile adlı eserlerle sınırlandırılmış ve çalışmanın kapsamı belirlenmiştir.
Kırgız toplumu, destan, kadın, gelenek, Cengiz Aytmatov romanları.