Çağdaş Türk edebiyatının önemli simalarından Sezai Karakoç, hayatın tüm alanlarında yeniden yükselişi hedefleyen ve “diriliş” kavramında ifadesini bulan düşüncesiyle öne çıkmış bir şahsiyettir. Diriliş, zıddı olan düşüş, çöküş gibi olguları çağrıştırdığı için, Karakoç’un fikir dünyasında insanın ve medeniyetin düşüşü de özel bir anlama sahiptir. İslâm tarihinin parlak sayfalarından sayılan Endülüs medeniyetinin çöküşünün, düşüşün çarpıcı örneklerinden biri olarak mütefekkirin gündeminde sürekli yer aldığı bilinmektedir. Miladî on üçüncü asrın meşhur şairlerinden Ebü’l-Beka Sâlih b. Şerîf er-Rundî’ye ait Endülüs mersiyesini (Risâu’l-Endelüs) Endülüs’e Ağıt başlığıyla manzum olarak Türkçeye çevirmesi, onun, bölgeye ve çöküşüne yönelik ilgisinin somut örneklerinden birini teşkil etmektedir. Bu makalede, Karakoç’un mezkûr çevirisi, kasidenin Arapça metniyle mukayeseli olarak ele alınmakta, ilmî ve edebî açıdan değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Çalışma, hem çevirinin, kasidenin diğer tercümeleri karşısında durduğu yeri tespit etmeyi hem de bir şairin kaleminden çıkan şiir çevirisinin, bu vasfa sahip olmayan mütercimlerin ortaya koyduğu metinlerden farklı özelliklere sahip olup olmayacağı sorusuna ışık tutmayı hedeflemektedir.
Sezai Karakoç, Ebü’l-Beka er-Rundî, Endülüs Mersiyesi