Tarihî binaların müzeye dönüştürülmesi, hem yapısal koruma hem de kültürel süreklilik açısından yaygın bir dönüşüm yöntemi olarak kabul edilmektedir. Avrupa’da saray ve kilise gibi anıtsal yapıların müzeye dönüştürülmesiyle başlayan bu yaklaşım, Türkiye’de medrese, han, hamam, okul ve kışla gibi farklı tipolojilere sahip tarihî binalarda da çok fazla uygulanmaktadır. Ancak yeniden işlevlendirme süreçleri, çoğu zaman özgün fonksiyon ve yeni kullanım arasında fiziksel, işlevsel ve estetik açıdan uyumsuzluklar yaratabilmektedir. Özellikle mimari ve estetik açıdan zengin ve anlamlı yapılar söz konusu olduğunda daha belirgin sorunlar yaşanmaktadır. İslam sanatının özgün mekânları olan medreseler, bu açıdan değerlendirildiğinde eğitim kurumları olmasının yanı sıra mimari estetik ve süsleme sanatlarının bir arada yorumlandığı simgesel eserler olarak özel bir önem taşır. Medreselerin müzeye dönüştürülmesi, yalnızca binanın fiziksel korunmasını kapsamamaktadır ayrıca İslam sanatının estetik ilkelerinin, günümüz sergileme pratikleriyle ne ölçüde uyumlu ve temsil edilebilir olduğunun sorgulanmasını da zorunlu kılar. Söz konusu çalışmada, XIV. yüzyıla ait Erzurum’daki Yakutiye Medresesi’nin müzeye dönüştürülme süreci, İslam sanatının mekânsal estetik ilkeleri ve yeniden işlevlendirme yöntemleri çerçevesinde değerlendirilmiştir. Medresenin mimari karakteri, süsleme repertuvarı ve tarihî kimliği doğrultusunda, müze fonksiyonuna adaptasyonunun estetik ve işlevsel boyutları detaylıca incelenmiştir. Medresenin kültürel miras olarak taşıdığı estetik ve sembolik değerlerin, müzeye dönüşümünün sürdürülebilirliği ve korunması üzerine kapsamlı bir değerlendirme sunulmaya çalışılmıştır.
İslam, sanat, estetik, dönüşüm, müze.