Bu makale, Azmî-zâde Hâletî Divanı’nda hastalık ve tedavi temalarının nasıl işlendiğini incelemektedir. Hâletî’nin şiirlerinde hastalık sadece fiziksel bir rahatsızlık olarak ele alınmaz; aynı zamanda aşk, özlem ve ayrılık gibi duygusal boyutlarıyla da ele alınır. Şair, aşk acısını bir tür hastalık olarak nitelendirir ve bu dertten kurtuluşun ancak sevgilinin ilgisiyle mümkün olabileceğini belirtir. Sevgilinin ilgisi ve merhameti, âşık için en güçlü ilaç olarak görülür. Azmî-zade Hâletî Divanı’nda şifa hem fiziksel hastalıkların tedavisi hem de manevi ızdırabın iyileştirilmesi şeklinde iki yönüyle ele alınır. Çalışmada, hasta ve hekim ilişkisi, divanda adı geçen hastalıklar ile bu hastalıkların teşhis ve tedavisi, darüşşifaların teşhis ve tedavi sürecindeki rolü ve geleneksel şifa arayışları, hastalıkların hasta üzerinde bıraktığı maddi ve manevi izler analiz edilmiştir. Şiirlerde, fiziki rahatsızlıklar, yaralanmalar, tedavi yöntemleri ve kullanılan ilaçlar hem gerçek hem de mecazi anlamlarıyla işlenmektedir. Bu çalışma, Hâletî’nin şiirlerinin dönemin tıbbi ve kültürel anlayışını yansıttığını ortaya koyan bir örnek olarak klasik Türk edebiyatında hastalık ve şifa algısının nasıl işlendiğine dair bir kaynak niteliği taşır.
Hâletî, şiir, şifa, hastalık, tedavi.